NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ
الصَّبَّاحِ
حَدَّثَنَا
إِسْمَعِيلُ
يَعْنِي
ابْنَ عَبْدِ
الْكَرِيمِ
حَدَّثَنِي
إِبْرَاهِيمُ
يَعْنِي
ابْنَ
عَقِيلِ بْنِ
مُنَبِّهٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ وَهْبٍ
قَالَ
سَأَلْتُ
جَابِرًا
عَنْ شَأْنِ
ثَقِيفٍ إِذْ
بَايَعَتْ قَالَ
اشْتَرَطَتْ
عَلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنْ لَا صَدَقَةَ
عَلَيْهَا
وَلَا
جِهَادَ
وَأَنَّهُ سَمِعَ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَعْدَ
ذَلِكَ
يَقُولُ
سَيَتَصَدَّقُونَ
وَيُجَاهِدُونَ
إِذَا
أَسْلَمُوا
Vehb (ibn Münebbih)'den
demiştir ki: Câbir'e Sakif (kabilesin)in durumunu sordum. Çünkü (onlar müslüman
olduklarına dair Hz. Nebi'ye) biat etmişlerdi. Câbir de- (Onlar) Nebi
(s.a.v.)'e kendilerine zekat ve cihâd (mükellefiyetlerinin) olmamasını şart
koştular- cevabını verdi. (Câbir) daha sonra -Nebi (s.a.v.)i (onlar ileride tam
manâsıyla) "müslüman oldukları vakit (kendiliklerinden) zekat da
verecekler cihâd da edecekler." derken işitmiş.